Kimya fakültesini bitirdikten sonra iş bulamayınca, 'Zamansızlar' adlı bir barda önce temizlik, ardından mutfak en sonunda da garsonluğa terfi eden genç bir adam günlüğüne notlar yazmaktadır. Günlüğünde bir kadına olan tutkulu aşkından bahseder ve esas hikaye burada başlar. Yavaş yavaş 'Zamansızlar Barı'na müşteriler gelmeye başlamıştır. Bir ara bara çok güzel bir kadın girer ve masalardan birine oturur. Müşteriler sabırsız, vokalist kızların sahne almasını beklerken bir yandan da içkilerini yudumlayıp 'zamansız olmanın' tadını çıkararak şarkı söylerler. Henüz, vokalist kızlar sahne almadığı ve garson da geciktiği için müşteriler sabırsızlanmaya başlamışlardır. Her zaman olduğu gibi barın patronu sahneye çıkarak bu durumu dansı ve şarkısıyla telafi etmeye çalışır. Patronun şarkısı coşkulu bir alkışla karşılanır. Bu arada müşteriler bara gelmiş olan güzel kadını fark ederler. Kadının güzelliği karşısında akılları başından giden erkekler kadını elde etme yarışı içine girerler. Geç kalan garsonda bara yeni gelmiş, onun gecikmesine sinirlenen patronunun azarlamalarına maruz kalmıştır. Garsonun güzel kadını fark etmesiyle patronun bağırıp çağırmaları duyulmaz olur. Vokalist kızlar da sahnede yerini almışlar patronun gönlünü almaya çalışırlar. Donup kalan garson, kadının onu çağırmasıyla kendine gelir. Aralarında geçen kısa diyalogdan sonra, hikayeye tango karışır; kadın ve adam arasındaki çekim, tangonun etkisiyle daha da alevlenir. Garson, kadınla aşk düetinden sonra müşterilerin yanına dönmek zorunda kalır. Kadın, aynı zamanda kendi rengi olan Kırmızı'dan, 'Kırmızı Zamanlar'ın aykırılığından, huzursuzluğundan, kendi hayatından bahseder. Müşterilerin Zamansızların Barı'na atıfta bulundukları şarkıyla birinci perde sonlanır.