Kütahya Çini ve Seramikleri

Sergi / Sanatsal

1 Ekim 2010, Cuma - 31 Aralık 2012, Pazartesi

10:00 - 18:00

Ücretli

Etkinlik Detayları

Suna ve İnan Kıraç Vakfı  Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu, 80'li yıllarda Suna Kıraç'ın arzusu üzerine toplanmaya başlamış ve yıllar içinde genişleyip zenginleşerek günümüze ulaşmış bir özel koleksiyondur. Bugün bünyesinde çeşitli dönem ve türlerden 400'ün üzerinde parçayı barındıran koleksiyon, Osmanlı kültürünün bu biraz gölgede kalmış, biraz da "hakkı yenmiş" yaratıcılık alanını önemli örnekleriyle katetmekte ve özellikle 18. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar uzanan bir zaman dilimi içinde Kütahya çini ve seramik sanatı gelişim çizgisinin, ayrıntılı bir biçimde izlenmesine olanak vermektedir.

Bu sergilemede biraraya getirilen yapıtlar, hem koleksiyonun yapısı, hem de Kütahya çiniciliği konusunda genel bir fikir vermek amacıyla hazırlanmış, sınırlı bir seçkinin parçalarıdır ve ileride hazırlanacak başka seçkilerle, bir yandan koleksiyonun daha geniş biçimde tanıtılması sağlanacak, bir yandan da geleneksel kültür mirasımızın önemli bir parçası olan Kütahya çini ve seramik sanatının çeşitli yönlerine yeni ışıklar tutulmasına çaba gösterilecektir.

Kütahya Çini ve Seramik Sanatı

Osmanlı döneminde İznik'ten sonra en önemli seramik üretim merkezi olan Kütahya, çevresindeki zengin kil yatakları nedeniyle Frig, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde de yoğun biçimde seramik üretiminine sahne olmuş ve bu sanatı, geleneksel yöntemleriyle günümüze dek yaşatmış bir kenttir.

Türk çinicilik tarihi açısından önemli bir yere sahip olan Kütahya'da Beylikler ve erken Osmanlı dönemi üretimi konusunda yapılan araştırmalar henüz yetersiz olsa da buradaki çinicilik etkinliğinin İznik'le belirli bir parallelik gösterdiği, son zamanların buluntu ve yayınlarından anlaşılmaktadır. Kütahya'nın en erken tarihli çinileri 1377 tarihli Kurşunlu Cami minare şerefesindeki tek renk sırlı tuğlalar ve günümüzde Kütahya Çini Müzesi olarak kullanılan Germiyanoğlu II. Yakup Bey İmareti'nin 1428 tarihli türbesinde, sanduka ve zemin döşemesinde kullanılan çinilerdir. Kütahya çiniciliği, bu tarihlerden günümüze dek, değişik yoğunluk ve biçimlerde sürmüş, 17. ve 18. yüzyıllarda en yetkin örneklerini vermiş, 18. yüzyılın ikinci yarısından sonra bir gerileme dönemine girmiş, ancak 19. yüzyıl sonlarında yeniden gözlenen canlanma ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında sağlanan devlet desteğiyle bu zengin geleneğin günümüze aktarılması mümkün olabilmiştir.

Bir "saray sanatı" olarak nitelendirilebilecek İznik çiniciliğiyle, bir "halk sanatı" sayılan Çanakkale çiniciliği arasında bir çizgide, bir "kent sanatı" olarak gelişen Kütahya çiniciliği, gerek mimari dekorasyon malzemesi, gerekse gündelik kullanım eşyası üretiminde çok zengin bir ürün yelpazesine ulaşmış ve yaygınlığıyla olduğu kadar sürekliliğiyle de Osmanlı sanatı mozayiğini oluşturan en önemli parçalardan biri olmuştur.

Türler, Motifler, Bezemeler

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu'nda önemli bir bölüm oluşturan ve 18. yüzyıla tarihlendirilen çok sayıda çini ve seramiğin bezemelerinde stilize bitki motifleri, dinsel motifler ve insan/hayvan figürleri görülür. 18. yüzyıl seramikleri beyaz ve krem rengi hamurlu, beyaz astarlı ve şeffaf sırlıdır. Sır altı tekniğiyle bezenmiş seramiklerde, motiflerin oluşturulmasında yeşil, firuze, sarı, kobalt mavisi ve toprak kırmızısı renklerinin yanında, 18. yüzyıl ortalarından başlayarak mangan moru kullanılmış ve konturları siyahla belirtilmiştir.

Koleksiyonda yer alan ve yine 18. yüzyıla tarihlendirilen sahan, limon sıkacağı, kâse, şişe, tabak ve fincanlardan oluşan ikinci bir grup seramik, kobalt mavisi, stilize çiçek, yaprak ve dal kıvrımlarıyla bezelidir. Burada kobalt mavisinin yanında, zaman zaman sarı, yeşil ve firuze renkler de kullanılmış, üretilen farklı ölçü ve biçimlerdeki ibrik ve sürahiler, yüzeysel kabartma servi motifleriyle, içleri kafes taramalı yuvarlak madalyonlarla ya da serbest fırça vuruşlarıyla yapılmış çiçek ve bitkisel kıvrımlarla bezenmiştir.

Osmanlı Devletin'in en önemli özelliklerinden biri, yönetimindeki topraklarda yaşayan halka din, dil, kültür farkı gözetmeksizin büyük bir hoşgörüyle davranmış olmasıdır. Bu hoşgörü sayesinde Kütahya çiniciliğinde Müslüman ustalarla birlikte Hıristiyan ustaların da çalıştığı ve hem Müslüman hem de Hıristiyan toplulukların gereksinimlerine yanıt verecek nesne ve yapıtlar üretildiği, günümüze ulaşan örneklerden açıkça anlaşılmaktadır. Sergide görülen Hıristiyan litürjisiyle ilişkili parçalar, bu üretimin seçkin ve çarpıcı örnekleridir.

Serginin son bölümünde yer alan parçalarsa Kütahya çiniciliğinin mimariye katkısını yüzyıllara yayılan birkaç örnekle vurgulamakta ve "Yadigâr-ı Kütahya"ların, en küçük fincandan anıtsal yapı bezemelerine, Osmanlı toplum yaşamını nasıl renklendirdiğini bir başka açıdan göstermektedir.

Bu etkinliğin süresi geçmiş
Pera Müzesi
İstanbul / Beyoğlu / TEPEBAŞI
Meşrutiyet Caddesi No.65
Etkinlik Konuları