Resmin hep konuşulduğu, aile bireylerinin resim yaptığı bir evde büyüdü Kemal Seyhan. Onun için resim, yemek içmek kadar olağandı. Öğretmenleri resimlerini beğeniyor, daha çok resim yapması için teşvik ediyordu. O ise yalnızca resim yapıyordu. Hepsi buydu, resimle hayatını kazanmak gibi bir düşüncesi yoktu. Ta ki 20’li yaşlarına kadar. Seyhan 23 yaşında bilinçli bir şekilde ressam olmaya karar verdi ve bugün yurtdışında da, özellikle Avusturya’da hatırı sayılır bir üne sahip.
“Bana göre resim ya da genel olarak sanat, hayatı anlamamız, içinde bulunduğumuz durumun üstesinden gelebilmemiz için geliştirdiğimiz stratejiler bütünü. Resim bana göre burada olmanın, bu dünyada olmanın ve şimdi olmanın bir yolu, başka bir şey değil” diyor Seyhan. Resmi çok komplike bir iş olarak görüyor, çünkü pek çok ayrı aşamadan sonra oluşuyor: “Tuvali hazırlamaktan yapılacak resmin konusunu belirlemeye kadar pek çok ince ayrıntı var. Buna karşın bir asistanla çalışmak yerine her işle kendim ilgilenmeyi seçiyorum. Çünkü bunun da ancak sanatçının bilebileceği ve hissedebileceği başka getirileri var.”