Walt Disney’in 1942 tarihli klasik çizgi filmi ‘Bambi’ belirgin ana karakterleri bir dizi sevimli, antropomorfik hayvan ve bariz çevreci teması ile tanınır. Ancak filmin çok önemli ama çoğu zaman göz ardı edilen bir kahramanı da doğanın kendisidir: Disney’in ‘Bambi’sini üzerinde yapılandırmış olduğu saf, el değmemiş doğa. Belki de ilk sanal dünyalardan biri burada oluşturulmuştur: tek düşmanın insanoğlu olduğu, aldatıcı bir gerçekçiliğe ve uyuma sahip bir dünya. Disney mümkün olduğunca doğaya sadık kalmaya gayret gösterir, ama aynı zamanda doğayı insan toplumu için bir metafor olarak da kullanır. Onun, kökleri derinlemesine Avrupa romantizmi içine basan dünya görüşüne göre, el değmemiş doğa medeniyet ve teknoloji tarafından tehdit altındadır. Bu sebeple, orman, orman sakinlerinin barış içinde bir arada yaşadığı ‘sihirli bir kuyu’, arınmayı sağlayacak ötesine geçilmemiş bir ‘sınır’ olarak tasvir edilir.
İlginçtir ki, orijinal 1924 tarihli Felix Salten tarafından kaleme alınmış Avusturya romanı ‘Bambi, Ormanda Hayat’ 1936 yılında Adolf Hitler tarafından yasaklanmıştır. Roman doğayı (ve insan toplumunu) daha kasvetli, rekabet, şiddet ve ölüm barındıran bir Darwinci gerçeklik ortamı olarak gösterir.
Broersen ve Lukács Disney’in el değmemiş doğa vizyonu idealini yeniden canlandırmakta, fakat bunu ormanın içinde yaşayan birbiri ile uyumlu orman sakinleri, hayvanlar olmadan yapmakta. Bu durumda geriye kalan ise bir başka gerçekliktir, inşa edilmiş ve noksan bir yaban, doğanın bizim hayallerimizin aynası olduğu bir gerçeklik.
Film müziği Berend Dubbe ve Gwendolyn Thomas tarafından yapılmıştır. Onlar da Bambi’nin müziğini parçalarına ayırıp, sesi filmdeki uyumsuzlukları ortaya çıkaracak bir şekilde büküp katlayarak yeniden inşa etmişlerdir.
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı - Rumeli Salonu